Gazeteci yazar ve senarist Leyla İpekçi, 11. Kocaeli Kitap Fuarı’nda yazmanın, kalemin ve edebiyatın önemini anlattı
Gazeteci yazar ve senarist Leyla İpekçi, 11. Kocaeli Kitap Fuarı’nda yazmanın, kalemin ve edebiyatın önemini anlattı
Gazeteci-yazar ve senarist Leyla İpekçi, 11. Kocaeli Kitap Fuarı’nın 8. gününde okurlarıyla bir araya geldi. Karamürsel Alp Salonu’nda “Her Yazar Bir Defter Yazar” başlıklı bir söyleşi gerçekleştiren İpekçi, “Yazarken, benlik yapmayacaksınız. Çünkü kalemin sahibi var. Kalemin iniş kalkışları secdeye benzer” dedi.
KALEMİN RUHU DİLDİR
Sevilen yazar, Karamürsel Alp Salonu’nda gerçekleştirdiği söyleşide son kitabı ‘Leyla’nın Defteri’nden yola çıktı. Yazmanın önemine vurgu yapan İpekçi, “Kalemin ruhu dildir” dedi. Ancak gençlerin yazma ve okuma konusundaki tutumlarının kendini üzdüğünü söyleyen İpekçi, “Ben buna çok üzülüyorum. Çünkü örneğin dil zevki Tanpınar’dan alınır. Ama bugün bu zevki sosyal medyadan almaya çalışıyoruz. Şimdi soruyorum yazanlara Tanpınar okudunuz mu diye cevap alamıyorum. Bu da kalemin onurunu kırıyor” dedi. İpekçi,“Siz yıllarca bir kitap yazıyorsunuz. Her bir kelime sizin için yaşıyor. Her kelime başka bir kelime ile birleştiğinde ifadesini aşıyor. Budur yazmak. Siz sustuğunuzda sizden konuşan bir hakikat vardır. Edebiyat budur” dedi.
MAHREMİNİZİ YAZMAYIN, BIRAKIN DÖNÜŞSÜN
Yazar söyleşide, “Leyla’nın Defteri” kitabında kendisini etkileyen yazarlardan yola çıktığını ve kitabın böyle ortaya çıktığını anlattı. İnsanın yazdıklarıyla karşılaşmasının önemine değinen Leyla İpekçi, “Bu kitabı yazarken tozlu defterler ortaya çıktı. Bazen yok etmek iyidir. Birçok yazıyı yaktım, bazılarını yırttım. Eğer benim gibi yayıncıysanız, ne yazarsanız yazın hiçbir zaman mahreminizi yazmamanız gerekiyor. Hiçbir yaşanılan şey birebir yazılamaz. Çünkü yaşanılan bir kez yaşanır. Allah bir kez yaşatır. Yaşanmış ve süzgecinizden geçmiştir. Mahrem yazıyorum deseniz bile o mahrem olmaktan çıkar. Bir ölçü koymak lazım. O söylenmeyen şeyler yazılmak ister. Ama söylenmeyen şeylerin tazeliği başka bir dille ortaya çıkar. Paylaşmaya müsait bir sanat haline gelir” şeklinde konuştu.
KENDİMİZİ OKUMALIYIZ
“Okuduklarımız bizi dönüştürmüyorsa oyalanmayalım” diyen İpekçi, “Çünkü ortada çok fazla kelime var. Biz okumakla görevliysek önce kendimizi okumalıyız” dedi. Kişiye esin veren şeylerin okunması gerektiğine dikkat çeken İpekçi, “Gönül dili bunu istemiyorsa, zorlamayacaksınız. Bu defterler yazılırken, kalanlar üzerinden yola çıktım. Geri dönmek iyi bir şey değildir. Her geri dönmek bir geri gidiştir. Defterler de aynı bir tür sılah-ı rahimdir. Çünkü onlar da aynı kalmıyor. Bu da insana edebiyat zevkine ve kendinize yaklaştırır” şeklinde konuştu.